Eğitimci Mehmet Dal Yazdı: Kafkaslardan Nurdağı’na Uzanan Bir Sürgün Hikâyesi: Nogaylar

Gündem 17.11.2025 - 10:48, Güncelleme: 17.11.2025 - 10:48
 

Eğitimci Mehmet Dal Yazdı: Kafkaslardan Nurdağı’na Uzanan Bir Sürgün Hikâyesi: Nogaylar

Bizim köye gitmek için çocukluğumun, gençliğimin ve hala bugünün yolu, Gaziantep’in Nurdağı ilçesine bağlı bir köyden, bizim tabirimizle "Nogeler" köyünden geçerdi.
 Doğru ismin Nogaylar olduğunu bilsek de, yerel ağızda bu isim "Nogeler" olarak yerleşmişti hafızamıza. Arabayla ya da yaya olarak köy girişindeki köyün tarihiyle özdeş ulu çınarı selamlayarak hızla geçerken bu farklı isim hep zihnimi kurcalardı: Kimdi bu Nogaylar/Nogeler? Bu isim nereden geliyordu? Hep merak etmişimdir; o köyü ve adının arkasındaki hikâyeyi... Bu merak, beni bir araştırma yapmaya itti. Nurdağı toprağında, Kafkas bozkırlarının tozunu taşıyan, bilinmeyen bir tarihin saklı olduğunu fark ettim. Yaptığım araştırmalar, o küçük köy isminin, aslında binlerce kilometre ötedeki Altın Orda İmparatorluğu'na uzanan büyük bir Türk destanının son durağı olduğunu ortaya çıkardı. Nurdağı’ndaki Nogaylar Mahallesi (eski adıyla Muhacirin Atik), adından da anlaşılacağı gibi, bir göçün eseri. Köyün kuruluşu, takvimler 1850’li yılları gösterirken, kurucuları ise Rus baskısı nedeniyle yurtlarını terk eden Nogay Türkleridir. Bu göçün temelinde, 18. ve 19. yüzyıllardaki Çarlık Rusya'sının acımasız yayılma politikaları yatıyor. Kırım, Kuban ve Kıpçak bozkırları üzerinde kurulan baskı, katliamlar ve zorla yerleştirme girişimleri, binlerce Nogay'ı anavatanlarından kopararak, kendileri için son sığınak olan Osmanlı topraklarına, yani Anadolu'ya yönlendirdi. Nurdağı'ndaki bu yerleşim de, o büyük "muhacirlik" dramının bir sonucudur. Bir köyün ismine takılıp başlayan bu yolculuk, beni Türk tarihinin en güçlü iki dev ismine götürdü:  Emir Nogay ve Edige  Emir Nogay: Köye adını veren topluluğun kökenini oluşturan bu kişi, 13. yüzyılda Altın Orda Devleti'nin en güçlü komutanıydı. Hanları tahta indirip çıkaracak kadar kudretli olan Emir Nogay, birçok Kıpçak boyunu etrafında toplayarak bölgenin kaderini belirledi.   Edige Mirza: Bir diğer dev isim olan Edige Mirza (ö. 1419) ise, Nogay kültürünün en önemli sözlü eseri olan "Edige Destanı"nın kahramanıdır. O, Moskova Knezliği'ni bile itaate zorlayarak gücü pekiştirmiştir. Yani o küçük köyün adı, aslında Nogay Orda’sını kurmuş, Rusya’ya yüzyıllarca meydan okumuş, bozkırın en cesur askeri gücünün mirasını taşıyordu. Nogayların tarihi, büyük ölçüde Rus yayılmacılığına karşı verilen çetin bir mücadele tarihidir. Onlar, Kırım Hanlığı'nın en önemli süvari gücüydü. Bu askeri gücün önemini, Cambridge Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü profesörü Ayşe Zarakol da Batı'dan Önce adlı eserinde şöyle vurgular: " 16.yy da Rusya ya en büyük tehdit komşu hanlıklardan geliyordu: Kırım Kazan, Astrahan ve Sibir in yanı sıra Moskova topraklarına sık sık akınlar düzenleyerek köle ele geçiren göçebe Nogaylar dı." Ancak direnişin bedeli ağır oldu. Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinden sonra, 1783 yılında Kuban bölgesinde Nogayların ayaklanması, Rus General Suvorov tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. "Nogay Kıyımı" olarak bilinen bu olayda binlerce Nogay katledildi ve siyasi varlıkları sona erdi. Nurdağı’na gelenler, işte bu büyük kıyımın ve zulmün ardından hayatta kalmayı başaranların torunlarıydı. Nogaylar, Anadolu’ya sadece cesaret ve direniş ruhunu değil, aynı zamanda derin bir manevi kültürü de taşıdılar. Bu manevi kültürün önemli taşıyıcıları Kadiri Tarikatı şeyhleri: Bilal ve Hilmi Babalar Nurdağı’nın Danacık köyünde metfun Nogay kökenli olan Kadiri Tarikatı şeyhleri bu manevi mirasın en önemli temsilcileridir: Şeyh Bilal Kutlubay (Bilal Baba) ve Şeyh Hilmi Kutlubay (Hilmi Baba), bu iki manevi şahsiyet ve onların halefleri, bölgede irşad faaliyetleri yürüterek halkın dini ve manevi yaşamına rehberlik etmişlerdir. Nogay muhacirlerinin getirdiği bu manevi derinlik, Nurdağı'nın ve civar beldelerin gönül dünyasını zenginleştirmiştir. "Nogeler" diye dilimize yerleşen o köyün ismi, meğer ne çok şeyi anlatıyormuş. O köy, bozkırın en kudretli ordularından birinin adını, zulme karşı direnen bir halkın acısını ve bu topraklara kök salmış derin bir manevi geleneği aynı anda içinde barındırıyor. Bir sonraki sefere Nogeler/ Nogaylar köyünün içinden geçip gidenler, sadece bir yerleşim yerini değil, bütün bir Türk tarihinin önemli halklarından bir halkayı selamladığını bilmeleri gerekir……..
Bizim köye gitmek için çocukluğumun, gençliğimin ve hala bugünün yolu, Gaziantep’in Nurdağı ilçesine bağlı bir köyden, bizim tabirimizle "Nogeler" köyünden geçerdi.

 Doğru ismin Nogaylar olduğunu bilsek de, yerel ağızda bu isim "Nogeler" olarak yerleşmişti hafızamıza. Arabayla ya da yaya olarak köy girişindeki köyün tarihiyle özdeş ulu çınarı selamlayarak hızla geçerken bu farklı isim hep zihnimi kurcalardı: Kimdi bu Nogaylar/Nogeler? Bu isim nereden geliyordu?
Hep merak etmişimdir; o köyü ve adının arkasındaki hikâyeyi... Bu merak, beni bir araştırma yapmaya itti. Nurdağı toprağında, Kafkas bozkırlarının tozunu taşıyan, bilinmeyen bir tarihin saklı olduğunu fark ettim. Yaptığım araştırmalar, o küçük köy isminin, aslında binlerce kilometre ötedeki Altın Orda İmparatorluğu'na uzanan büyük bir Türk destanının son durağı olduğunu ortaya çıkardı.
Nurdağı’ndaki Nogaylar Mahallesi (eski adıyla Muhacirin Atik), adından da anlaşılacağı gibi, bir göçün eseri. Köyün kuruluşu, takvimler 1850’li yılları gösterirken, kurucuları ise Rus baskısı nedeniyle yurtlarını terk eden Nogay Türkleridir.
Bu göçün temelinde, 18. ve 19. yüzyıllardaki Çarlık Rusya'sının acımasız yayılma politikaları yatıyor. Kırım, Kuban ve Kıpçak bozkırları üzerinde kurulan baskı, katliamlar ve zorla yerleştirme girişimleri, binlerce Nogay'ı anavatanlarından kopararak, kendileri için son sığınak olan Osmanlı topraklarına, yani Anadolu'ya yönlendirdi. Nurdağı'ndaki bu yerleşim de, o büyük "muhacirlik" dramının bir sonucudur.
Bir köyün ismine takılıp başlayan bu yolculuk, beni Türk tarihinin en güçlü iki dev ismine götürdü:  Emir Nogay ve Edige 
Emir Nogay: Köye adını veren topluluğun kökenini oluşturan bu kişi, 13. yüzyılda Altın Orda Devleti'nin en güçlü komutanıydı. Hanları tahta indirip çıkaracak kadar kudretli olan Emir Nogay, birçok Kıpçak boyunu etrafında toplayarak bölgenin kaderini belirledi.
  Edige Mirza: Bir diğer dev isim olan Edige Mirza (ö. 1419) ise, Nogay kültürünün en önemli sözlü eseri olan "Edige Destanı"nın kahramanıdır. O, Moskova Knezliği'ni bile itaate zorlayarak gücü pekiştirmiştir.
Yani o küçük köyün adı, aslında Nogay Orda’sını kurmuş, Rusya’ya yüzyıllarca meydan okumuş, bozkırın en cesur askeri gücünün mirasını taşıyordu.
Nogayların tarihi, büyük ölçüde Rus yayılmacılığına karşı verilen çetin bir mücadele tarihidir. Onlar, Kırım Hanlığı'nın en önemli süvari gücüydü.
Bu askeri gücün önemini, Cambridge Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü profesörü Ayşe Zarakol da Batı'dan Önce adlı eserinde şöyle vurgular:
" 16.yy da Rusya ya en büyük tehdit komşu hanlıklardan geliyordu: Kırım Kazan, Astrahan ve Sibir in yanı sıra Moskova topraklarına sık sık akınlar düzenleyerek köle ele geçiren göçebe Nogaylar dı."
Ancak direnişin bedeli ağır oldu. Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinden sonra, 1783 yılında Kuban bölgesinde Nogayların ayaklanması, Rus General Suvorov tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. "Nogay Kıyımı" olarak bilinen bu olayda binlerce Nogay katledildi ve siyasi varlıkları sona erdi. Nurdağı’na gelenler, işte bu büyük kıyımın ve zulmün ardından hayatta kalmayı başaranların torunlarıydı.
Nogaylar, Anadolu’ya sadece cesaret ve direniş ruhunu değil, aynı zamanda derin bir manevi kültürü de taşıdılar. Bu manevi kültürün önemli taşıyıcıları Kadiri Tarikatı şeyhleri: Bilal ve Hilmi Babalar

Nurdağı’nın Danacık köyünde metfun Nogay kökenli olan Kadiri Tarikatı şeyhleri bu manevi mirasın en önemli temsilcileridir: Şeyh Bilal Kutlubay (Bilal Baba) ve Şeyh Hilmi Kutlubay (Hilmi Baba), bu iki manevi şahsiyet ve onların halefleri, bölgede irşad faaliyetleri yürüterek halkın dini ve manevi yaşamına rehberlik etmişlerdir. Nogay muhacirlerinin getirdiği bu manevi derinlik, Nurdağı'nın ve civar beldelerin gönül dünyasını zenginleştirmiştir.
"Nogeler" diye dilimize yerleşen o köyün ismi, meğer ne çok şeyi anlatıyormuş. O köy, bozkırın en kudretli ordularından birinin adını, zulme karşı direnen bir halkın acısını ve bu topraklara kök salmış derin bir manevi geleneği aynı anda içinde barındırıyor.
Bir sonraki sefere Nogeler/ Nogaylar köyünün içinden geçip gidenler, sadece bir yerleşim yerini değil, bütün bir Türk tarihinin önemli halklarından bir halkayı selamladığını bilmeleri gerekir……..

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (7 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yankigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mehmet Coşkun
(22.11.2025 13:35 - #333)
Emeğinize sağlık hocam, büyüklerimizden öğrenemeyip bizlere hatırlattığınız için sonsuz teşekkürler.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yankigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mehmet çakmak (kasıkaraoglu)
(21.11.2025 12:24 - #332)
Emegınıze sağlık koyumuzun güzel bır sunumu olmus gidenlerin ruhları şad olsun
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yankigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Bekir Ciğer
(20.11.2025 17:21 - #331)
Tşk.emeğine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yankigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ramazan toprak
(20.11.2025 17:14 - #330)
Bunu öğrenmek için çok geç kalmışım Çok teşekkürler hocam
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yankigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Kemal Bozkurt
(19.11.2025 19:30 - #328)
Eline emeğine sağlık Mehmet hocam
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yankigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ömer Salgut
(19.11.2025 00:16 - #327)
Çok güzel olmuş, teşekkür ederiz sayın hocam
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yankigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hasan Çakmak
(17.11.2025 20:59 - #326)
Emeğine sağlık Sayın hocam, bizi aydınlattın.
Ömer Kara Bir çok kimsenin bilmediği, duymadığı, anlamadığı, bir hakikati, bir gerçeği ortaya çıkardığından dolayı hocamıza teşekkür ederim.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yankigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.