“Zamanla ilgisi olanlar hayata daha dikkatli bakar.” Bu söz, ilk bakışta sade görünse de aslında derin bir hakikati fısıldıyor. Çünkü zamanla ilgilenmek demek, hayatın ritmini, akışını ve geçiciliğini fark etmek demektir.
Günlük telaşın içinde çoğu kez zamanı yalnızca saatlerin tik taklarından ibaret sanıyoruz. Oysa zaman, yalnızca ölçü değil; yaşamın kendisi, geleceğe bırakılan en kıymetli mirastır. Zamanı fark eden insan, her anın hesabını yapmaya başlar. İşte bu hesap, ona dikkatli bir bakış kazandırır.
Bir çocuğun büyümesini izleyen anne-baba, geçen yılların değerini daha iyi anlar. Hastane koridorlarında bekleyen bir hasta yakını, zamanın ne kadar ağır ve kıymetli olduğunu iliklerine kadar hisseder. Yaşlı bir insanın, “Daha dün gibiydi” diye başlayan cümleleri de bu farkındalığın sesidir.
Zamanla ilgisi olan kişi, aceleyle değil bilinçle yaşar. Sevdiklerinin yüzüne dikkatle bakar, kalp kırmamaya özen gösterir, ertelemeyi alışkanlık haline getirmez. Çünkü bilir ki ertelenen her şey, aslında zamanın götürdükleridir.
Zamanı fark etmeyenler için hayat bir rutinden ibarettir; ama zamanın kıymetini görenler için her an bir mucizeye dönüşür. Bu yüzden belki de hayatın en büyük sanatı, zamanı fark ederek yaşamaktır.
Unutmayalım: Zamanla ilgisi olanlar hayata daha dikkatli bakar. Çünkü zaman, dikkatli bakmayı öğreten en sessiz öğretmendir…