Uzm.Dr.Tahsin Özenmiş
Köşe Yazarı
Uzm.Dr.Tahsin Özenmiş
 

Ruh Dijital Kafeste: Teknoloji Çağının Manevi Krizi ve Fıtrata Dönüş

Modern insan, bilgiyle doldu ama hikmetten uzaklaştı.  İnsanlık, tarihin hiçbir döneminde bugünkü kadar bilgiye, teknolojiye ve özgürlüğe sahip olmadı. Fakat aynı insan, hiç bu kadar yalnız, huzursuz ve anlamdan kopuk da olmadı. Bu durum, 20. yüzyılın önde gelen sosyologlarından Max Weber’in “modernleşme insanı bir demir kafese hapsetti” tespitini doğruluyor. Weber, insanın Allah merkezli bir dünyadan uzaklaşıp aklı mutlaklaştırdığında, kendi ürettiği sistemin esiri olacağını öngörmüştü. Bugün o demir kafes, dijital ekranlarla çevrili modern bir kaleye dönüştü.  Weber’e göre modern çağ, insanı kutsal olandan koparıp yalnızca ölçülebilir olana yöneltti. Her şey hesaplandı fakat anlam hesaptan düştü. Artık insan Allah rızası için değil, verimlilik ve performans için yaşıyor; iş, ibadetin değil rekabetin alanı hâline geldi. Modern insan her şeyi kontrol etmeye çalışırken, kendi nefsine yenildi.  Bugün Weber’in demir kafesi yerini algoritmik kafese bıraktı. Artık insanı yönlendiren şey bürokrasi değil, ekranlardır. Sosyal medya, reklamlar ve dijital trendler insanın ilgilerini, alışkanlıklarını hatta değerlerini şekillendiriyor. Oysa insan nerede olursa olsun Allah’ın huzurundadır (Hadîd, 4). Bu hakikat modern çağın en büyük yanılgısını düzeltir: İnsan ekranın önünde görünür olmayı değil, Allah katında değerli olmayı hedeflemelidir. Beğeniler, takipçi sayıları ve algoritmalar insanı yönlendirebilir; fakat asıl olan kalbi Allah'a yönlendirebilmektir Weber’in analiz ettiği zihniyet bugün bizim toplumumuzda da farklı biçimlerde yaşanıyor. Bir yanda helal kazanç ve çalışkanlık arzusu, diğer yanda kapitalist rekabetin baskısı var. Çalışmak, üretmek ve gayret göstermek İslam’da ibadettir; ancak niyet Allah rızasından saparsa bereket kaybolur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Ameller niyetlere göredir” buyurmuştur (Buhârî). Bu yüzden çalışma, yalnızca dünyevî bir faaliyet değil, kul olmanın tezahürü olmalıdır. Modern sistem insanı rakamlarla değerlendirirken, İslam insanı niyet ve ihlasla değerlendirir. Bugün insanın sesi çok fakat kalbi sessiz. Bilgi çoğaldı ama bilgelik azaldı. Hakikat göreceli hâle geldi; herkesin “kendi doğrusu” var ama kimsenin gerçek huzuru yok. İnsanlar içlerindeki boşluğu doldurmak için yoga, meditasyon, mindfulness gibi yöntemlere yöneliyor. Fakat bu arayışın özünde yaratıcıyla bağ kurma özlemi var. İslam tam da bu arayışın hakiki cevabıdır. Çünkü İslam insanın fıtratına en uygun dindir; aklı inkâr etmez, duyguyu küçümsemez, ikisini birleştirir. Kur’an hem zihne “Düşünmez misiniz?” (Saffat, 155) der, hem kalbe “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur” (Ra’d, 28) diye seslenir. İslam insanı hem dünya hem de ahiret  dengesine çağırır. Bu denge fıtratın özüdür. Modern çağın bütün krizleri, fıtrattan kopuşun sonuçlarıdır. İslam ise fıtratı koruyan dindir. Her hükmü insanın yaratılışına, ruhuna ve ihtiyaçlarına uygundur. Kur’an, “(Resûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rûm, 30) buyurur. Bu yönüyle İslam sadece bir inanç sistemi değil, insanlığın varoluş haritasıdır. Kalbi arındırır, aklı yönlendirir, vicdanı dengeler.  her şeyi yerli yerine koyar. Batı hala Weber’in dediği demir kafeste anlam ararken, İslam o anlamı asırlar önce sunmuştur: İnsanı kendine, kalbini Rabbine döndüren bir yol. Dünya aklı büyüttü fakat kalbi küçülttü. Teknoloji ilerledi fakat hikmet kayboldu.  Gerçek huzur, insanın Allah ile bağını yeniden kurmasıyla mümkündür. “Kim Ben’den yüz çevirirse, onun için sıkıntılı bir hayat vardır...” (Tâhâ, 124). İnsanlık yorgun, ruhlar susuz; oysa su kaynağı hep açıktı. İslam sadece Müslümanlar için değil, her insanın fıtratına uygun rahmet dolu bir çağrıdır. Ve belki de insanlık Weber’in “demir kafes”inden çıkmanın yolunu ancak bu çağrıyı duyarak bulacaktır.
Ekleme Tarihi: 17 Ekim 2025 -Cuma

Ruh Dijital Kafeste: Teknoloji Çağının Manevi Krizi ve Fıtrata Dönüş

Modern insan, bilgiyle doldu ama hikmetten uzaklaştı. 

İnsanlık, tarihin hiçbir döneminde bugünkü kadar bilgiye, teknolojiye ve özgürlüğe sahip olmadı. Fakat aynı insan, hiç bu kadar yalnız, huzursuz ve anlamdan kopuk da olmadı. Bu durum, 20. yüzyılın önde gelen sosyologlarından Max Weber’in “modernleşme insanı bir demir kafese hapsetti” tespitini doğruluyor. Weber, insanın Allah merkezli bir dünyadan uzaklaşıp aklı mutlaklaştırdığında, kendi ürettiği sistemin esiri olacağını öngörmüştü. Bugün o demir kafes, dijital ekranlarla çevrili modern bir kaleye dönüştü. 

Weber’e göre modern çağ, insanı kutsal olandan koparıp yalnızca ölçülebilir olana yöneltti. Her şey hesaplandı fakat anlam hesaptan düştü. Artık insan Allah rızası için değil, verimlilik ve performans için yaşıyor; iş, ibadetin değil rekabetin alanı hâline geldi. Modern insan her şeyi kontrol etmeye çalışırken, kendi nefsine yenildi. 

Bugün Weber’in demir kafesi yerini algoritmik kafese bıraktı. Artık insanı yönlendiren şey bürokrasi değil, ekranlardır. Sosyal medya, reklamlar ve dijital trendler insanın ilgilerini, alışkanlıklarını hatta değerlerini şekillendiriyor. Oysa insan nerede olursa olsun Allah’ın huzurundadır (Hadîd, 4). Bu hakikat modern çağın en büyük yanılgısını düzeltir: İnsan ekranın önünde görünür olmayı değil, Allah katında değerli olmayı hedeflemelidir. Beğeniler, takipçi sayıları ve algoritmalar insanı yönlendirebilir; fakat asıl olan kalbi Allah'a yönlendirebilmektir

Weber’in analiz ettiği zihniyet bugün bizim toplumumuzda da farklı biçimlerde yaşanıyor. Bir yanda helal kazanç ve çalışkanlık arzusu, diğer yanda kapitalist rekabetin baskısı var. Çalışmak, üretmek ve gayret göstermek İslam’da ibadettir; ancak niyet Allah rızasından saparsa bereket kaybolur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Ameller niyetlere göredir” buyurmuştur (Buhârî). Bu yüzden çalışma, yalnızca dünyevî bir faaliyet değil, kul olmanın tezahürü olmalıdır. Modern sistem insanı rakamlarla değerlendirirken, İslam insanı niyet ve ihlasla değerlendirir.

Bugün insanın sesi çok fakat kalbi sessiz. Bilgi çoğaldı ama bilgelik azaldı. Hakikat göreceli hâle geldi; herkesin “kendi doğrusu” var ama kimsenin gerçek huzuru yok. İnsanlar içlerindeki boşluğu doldurmak için yoga, meditasyon, mindfulness gibi yöntemlere yöneliyor. Fakat bu arayışın özünde yaratıcıyla bağ kurma özlemi var. İslam tam da bu arayışın hakiki cevabıdır. Çünkü İslam insanın fıtratına en uygun dindir; aklı inkâr etmez, duyguyu küçümsemez, ikisini birleştirir. Kur’an hem zihne “Düşünmez misiniz?” (Saffat, 155) der, hem kalbe “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur” (Ra’d, 28) diye seslenir. İslam insanı hem dünya hem de ahiret  dengesine çağırır. Bu denge fıtratın özüdür.

Modern çağın bütün krizleri, fıtrattan kopuşun sonuçlarıdır. İslam ise fıtratı koruyan dindir. Her hükmü insanın yaratılışına, ruhuna ve ihtiyaçlarına uygundur. Kur’an, “(Resûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rûm, 30) buyurur. Bu yönüyle İslam sadece bir inanç sistemi değil, insanlığın varoluş haritasıdır. Kalbi arındırır, aklı yönlendirir, vicdanı dengeler.  her şeyi yerli yerine koyar. Batı hala Weber’in dediği demir kafeste anlam ararken, İslam o anlamı asırlar önce sunmuştur: İnsanı kendine, kalbini Rabbine döndüren bir yol.

Dünya aklı büyüttü fakat kalbi küçülttü. Teknoloji ilerledi fakat hikmet kayboldu.  Gerçek huzur, insanın Allah ile bağını yeniden kurmasıyla mümkündür. “Kim Ben’den yüz çevirirse, onun için sıkıntılı bir hayat vardır...” (Tâhâ, 124). İnsanlık yorgun, ruhlar susuz; oysa su kaynağı hep açıktı. İslam sadece Müslümanlar için değil, her insanın fıtratına uygun rahmet dolu bir çağrıdır. Ve belki de insanlık Weber’in “demir kafes”inden çıkmanın yolunu ancak bu çağrıyı duyarak bulacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yankigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.