AHMET TAHİROĞLU
Köşe Yazarı
AHMET TAHİROĞLU
 

"Bir Müftünün Kapısı"

Yaklaşık beş, altı yıl önceydi… Gazi şehrimize yeni bir il müftüsü atanmıştı. Diyanet camiası olarak her atamada olduğu gibi bu defa da meraklıydık: “Acaba nasıl bir idareci geldi? Katı mı olur, yumuşak mı olur, ulaşılmaz mı olur, yoksa gönül kapısı herkese açık mı olur?” İlk toplantısında kendisini dinledik. Mütevazı bir ses tonuyla konuştu. Dedi ki: “Ben Gaziantep’e yabancı değilim. Daha önce de burada görev yaptım. Kapım her daim herkese açıktır. Aracısız, doğrudan gelin. Telefonum 24 saat açık.” Bizim meslekte bu cümleler biraz “tanıdık” gelir. Her gelen bürokrat, ilk konuşmasında benzer cümleler kurar; sonra o kapı yavaş yavaş kapanır, o telefon bir süre sonra sadece çalar ama açılmaz hâle gelir. Ama bu kez öyle olmadı. Zaman geçti, müftümüz sözünü tuttu. Gerçekten de herkesle görüştü, kimseyi geri çevirmedi. Kapısı da, gönlü de, telefonu da açık kaldı. Biz sendikacılar olarak zaman zaman arkadaşlarımızdan şikayetler, dilekler, talepler duyarız. Doğal olarak bize “Şunu müftü beye iletir misiniz?” derler. Biz de deriz ki: “Arkadaşım, müftü bey öyle biri değil. Randevunu al, derdini doğrudan anlat. Aracı koyma. Aracı koyarsan ters tepebilir.” Bu uyarımızın ne kadar yerinde olduğunu yaşayarak gördük. Bir gün çok yakın bir arkadaşım geldi. Hafız, düzgün, bilgili bir din görevlisi. Üstelik bir milletvekilinin de akrabası. Bir yere geçmek istiyor. Aslında ne torpile ihtiyacı var ne de referansa. Ama akrabalık işte, hatır gönül devreye girmiş, vekil bey de konuyu müftü beye iletmiş. Sonuç? Mülakatta müftü bey kendisine şöyle demiş: “Sizi tanıyorum, bilginizi de biliyorum. Ama keşke vekile değil, bana gelseydiniz.” Ve o hafız kardeşimiz mülakatı geçememiş. İlk başta üzülmüştü, hatta şaşırmıştı. Ama ben ona dedim ki: “Bak kardeşim, müftü bey yanlış yapmadı. Doğru olanı yaptı. Senin hafızlığın zaten en büyük referansındı.” O günden sonra anladım ki, bu bürokrat gerçekten “sözünde duran” bir idareciydi. Hüseyin Hazırlar hocamız… Evet, bahsettiğim isim o. İl Müftülüğü döneminde Gaziantep’te adaletli, ilkeli ve mert bir duruş sergiledi. Ne siyasetle iç içe geçti ne de sendikal rüzgârlara kapıldı. Biz sendikacılar bazen fazla konuşuruz. Hatta bazıları “bizim dediğimiz olur, biz söyleriz onlar yapar” havasına bile girebilir. Ama Hüseyin Hoca bu sözleri boşa çıkaran bir yöneticiydi. Ne “bizim adam” vardı, ne “onların adamı.” Sadece doğru adam vardı. Adaletli duruşu, samimiyeti ve prensipleriyle Gaziantep’te iz bıraktı. Bugün Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyorsa, bu sadece makamın değil, ahlakın da yükselişidir. Ben şahsen, o günkü gibi bugün de aynı ilkelerini sürdüreceğine inanıyorum. Çünkü bazı insanlar makamla büyümez, makam onların karakteriyle büyür. Hüseyin Hazırlar hocamız da o nadir insanlardan biridir. Allah yolunu açık etsin, ilk günkü samimiyetini hiç kaybetmesin. Gaziantep’te bir söz vardır: “Yiğidin yoğurt yiyişine karışılmaz.” Ama Hüseyin Hoca’nın yoğurt yiyişi öyle güzel ki, karışmak değil, örnek almak gerekir.
Ekleme Tarihi: 03 Kasım 2025 -Pazartesi

"Bir Müftünün Kapısı"

Yaklaşık beş, altı yıl önceydi… Gazi şehrimize yeni bir il müftüsü atanmıştı. Diyanet camiası olarak her atamada olduğu gibi bu defa da meraklıydık: “Acaba nasıl bir idareci geldi? Katı mı olur, yumuşak mı olur, ulaşılmaz mı olur, yoksa gönül kapısı herkese açık mı olur?”

İlk toplantısında kendisini dinledik. Mütevazı bir ses tonuyla konuştu. Dedi ki:
“Ben Gaziantep’e yabancı değilim. Daha önce de burada görev yaptım. Kapım her daim herkese açıktır. Aracısız, doğrudan gelin. Telefonum 24 saat açık.”

Bizim meslekte bu cümleler biraz “tanıdık” gelir. Her gelen bürokrat, ilk konuşmasında benzer cümleler kurar; sonra o kapı yavaş yavaş kapanır, o telefon bir süre sonra sadece çalar ama açılmaz hâle gelir.

Ama bu kez öyle olmadı.

Zaman geçti, müftümüz sözünü tuttu. Gerçekten de herkesle görüştü, kimseyi geri çevirmedi. Kapısı da, gönlü de, telefonu da açık kaldı.

Biz sendikacılar olarak zaman zaman arkadaşlarımızdan şikayetler, dilekler, talepler duyarız. Doğal olarak bize “Şunu müftü beye iletir misiniz?” derler. Biz de deriz ki:
“Arkadaşım, müftü bey öyle biri değil. Randevunu al, derdini doğrudan anlat. Aracı koyma. Aracı koyarsan ters tepebilir.”

Bu uyarımızın ne kadar yerinde olduğunu yaşayarak gördük.

Bir gün çok yakın bir arkadaşım geldi. Hafız, düzgün, bilgili bir din görevlisi. Üstelik bir milletvekilinin de akrabası. Bir yere geçmek istiyor. Aslında ne torpile ihtiyacı var ne de referansa. Ama akrabalık işte, hatır gönül devreye girmiş, vekil bey de konuyu müftü beye iletmiş.

Sonuç?
Mülakatta müftü bey kendisine şöyle demiş:
“Sizi tanıyorum, bilginizi de biliyorum. Ama keşke vekile değil, bana gelseydiniz.”

Ve o hafız kardeşimiz mülakatı geçememiş.
İlk başta üzülmüştü, hatta şaşırmıştı. Ama ben ona dedim ki:
“Bak kardeşim, müftü bey yanlış yapmadı. Doğru olanı yaptı. Senin hafızlığın zaten en büyük referansındı.”

O günden sonra anladım ki, bu bürokrat gerçekten “sözünde duran” bir idareciydi.

Hüseyin Hazırlar hocamız…
Evet, bahsettiğim isim o. İl Müftülüğü döneminde Gaziantep’te adaletli, ilkeli ve mert bir duruş sergiledi. Ne siyasetle iç içe geçti ne de sendikal rüzgârlara kapıldı.

Biz sendikacılar bazen fazla konuşuruz. Hatta bazıları “bizim dediğimiz olur, biz söyleriz onlar yapar” havasına bile girebilir. Ama Hüseyin Hoca bu sözleri boşa çıkaran bir yöneticiydi. Ne “bizim adam” vardı, ne “onların adamı.” Sadece doğru adam vardı.

Adaletli duruşu, samimiyeti ve prensipleriyle Gaziantep’te iz bıraktı. Bugün Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyorsa, bu sadece makamın değil, ahlakın da yükselişidir.

Ben şahsen, o günkü gibi bugün de aynı ilkelerini sürdüreceğine inanıyorum. Çünkü bazı insanlar makamla büyümez, makam onların karakteriyle büyür.

Hüseyin Hazırlar hocamız da o nadir insanlardan biridir.
Allah yolunu açık etsin, ilk günkü samimiyetini hiç kaybetmesin.

Gaziantep’te bir söz vardır:
“Yiğidin yoğurt yiyişine karışılmaz.”
Ama Hüseyin Hoca’nın yoğurt yiyişi öyle güzel ki, karışmak değil, örnek almak gerekir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yankigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.